BASIN AÇIKLAMASI
 

15 TEMMUZ ŞEHİTLERİMİZİ SAYGI VE RAHMETLE ANIYORUZ.

 

KARGAŞANIN SÜRDÜĞÜ YERDE DEVLETTEN

DEVLETİN OLMADIĞI YERDE HAKTAN, HUKUKTAN, ADALETTEN, ÖZGÜRLÜKTEN, DEMOKRASİDEN SÖZ EDİLEMEZ

 

İnsan sosyal bir varlıktır.

 

Sadece biyolojik ihtiyaçlarının karşılanması yeterli değildir. Korunan ve geliştirilen temel hak ve hürriyetlerle kuşanmalı, sosyal siyasal ve ekonomik hakları olmalıdır.

 

Yaşam hakkı bunların başında gelir.

 

İnsanların şiddete karşı yasa güvencesi olmasını beden ve ruh bütünlüğünün korunmasını isteme hakları vardır.

 

İnsanların kişi hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınmasını isteme hakları vardır.

 

İnsanların konut dokunulmazlığının ihlal edilmemesini aile bireyleri ile birlikte güven içinde yaşamalarının sağlanmasını isteme hakları vardır. Düşünce ve kanat hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti temel hak ve özgürlükler arasındadır. İnsanların bu haklarının yasalarla korunmasını isteme hakları vardır.

 

Hak arama hürriyeti, Sağlık, eğitim ve öğrenim, çalışma, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine saygı duyulmasını isteme, mülkiyetin korunması, haberleşme ve seyahat özgürlüğü, seçme ve seçilme hakları vardır. İnsanlar bu hakların da kısıtlanmamasını devlet tarafından güvence altına alınmasını isterler.

 

İnsanlar, kadın hakları, çocuk hakları, engelli hakları, tüketici hakları ekonomik ve sınai haklar gibi daha pek çok haklara sahiptir ve bu hakların en üst düzeyde koruma altında olmasını, artan ihtiyaçlara cevap verecek şekilde geliştirilmesini ve iyileştirilmesini isterler.

 

İnsanlar ırk din dil mezhep, zengin fakir farkı gözetilmeksizin herkesin kanun önünde eşit, devletin de kendi koyduğu yasalarla bağlı olduğunu, kamusal alanda keyfiliğe yer olmadığını bilmek isterler.

 

En önemlisi, İnsanlar uğruna canlar verilmiş vatan bildiği topraklarda aynı kaderi paylaştığı insanlarla bir arada bağımsız bir devlet içinde yaşamak isterler.

 

Bütün sayılan temel hak ve hürriyetlerin güvencesi tüm anayasal kurumlarıyla ayakta olan demokratik laik sosyal bir hukuk devletidir.

 

Karışıklık çıkarılan, kargaşanın hüküm sürdüğü yerde devletten devletin olmadığı yerde ise haktan hukuktan, adaletten, özgürlükten, barıştan demokrasiden bahsetmek mümkün olmaz.

 

Böyle durumlarda insanlar kendi kısıtlı olanaklarıyla ailelerinin yaşamaları için biyolojik ihtiyaçlarını karşılamaya can ve ırz güvenliğini korumaya çalışırlar. Devletin hukuk düzeninin olmadığı yere kargaşa hakimdir ve kargaşanın hakim olduğu yerde kötülük ve kötüler her alana egemen olur, insanların can mal ve namus güvenliği ortadan kalkar.

 

Korunması istenen tüm değerler yağmalanır. Kavramların hepsi bir gecede yutulur ve herkes için hayat gerçek bir kabusa dönüşür.

 

Bugün Irak ve Suriye’ de yaşananlar gözümüzün önündedir. Çıkarılan kargaşa yıllardır önlenememiş her konuda yağma devam emektedir. İnsanlar çok sınırlı imkanlarla can ve ırz güvenliğini korumaya çalışmakta ancak bunda da başarılı olamamaktadırlar.

 

İşte 15 Temmuzda da ülkemiz benzerine rastlanmayan bir işgal girişimine sahne olmuştur. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızmış Fetullahçı terör örgütüne mensup hainler devletimizin olanaklarını kullanıp coğrafyamızda yaşanan kargaşanın bir benzerine yol açacak şekilde hukuk düzenimizi yok etmek devletimizin savaşma ve direnme kabiliyetini ortadan kaldırmak istemişlerdir.

 

Ancak milletimiz bu saldırılara karşı büyük bir direniş ve başarı göstermiş devletimizden demokrasimizden temel hak ve hürriyetlerimizden asla vazgeçmem demiştir.

 

Türk milleti adeta “Ya devlet başa ya kuzgun leşe “demiştir.

 

Sadece Fetullahçı terör örgütüne değil Fetö dışındaki diğer terör örgütlerine ve bu örgütleri kurgulayan, besleyen destekleyen ülkelere de ne denli güçlü bir devlet-millet geleneğinden geldiğini göstermiştir.

 

Ancak saldırılar yaralar açmış, yüzlerce vatandaşımızın hayat hakkı elinden alınmış, aileleri mağdur edilmiş ciddi ekonomik kayıplara sebebiyet verilmiştir.

 

Niğde’ den de “ Ömer HALİSDEMİR, Ramazan KONUŞ, Kemal TOSUN, Varol TOSUN, Hakan ÜNVER Yalçın ARAN” isimli kahramanlar şehit olmuş sevdiklerinden ayrılmışlardır.

 

Bugün yaşam hakkımızdan ırz ve namus güvenliğimizden değil de hukukun üstünlüğünden, adaletten, demokrasiden, barıştan temel hak ve hürriyetlerimizin kısıtlanmaması gerektiğinden bahsediyorsak önemli bir tehlike bertaraf edilmiş demektir. Aksi halde bunları konuşmamız mümkün olmaz kimse kimsenin sesini dahi duyamazdı.

 

Bu da vatanı ve milleti için toprağa düşmüş şehitlerimizin, insanüstü mücadele gösteren gazilerimiz, hangi isimle olursa olsun teröre kötülüğe meydan vermeyen milletimiz sayesinde olmuştur. Ne kadar teşekkür etsek azdır.

 

Allah şehitlerimize rahmet eylesin ruhları şad olsun.

 

Av. Hüseyin DEMİRBİLEK

Niğde Barosu Başkanı